Haber

Dış politika depremden nasıl etkilenir?

Son dönemde Türkiye’yi derinden sarsan depremlerin ardından birçok farklı ülkeden arama kurtarma ekiplerinin peşine çeşitli yardımlar gelmeye devam ederken, uzmanlar ülkenin bu çok önemli dönüm noktasının en başta dış politika yönelimlerini veya önceliklerini temelden etkilemesini beklemiyor. .

Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan son bilgilere göre, Kahramanmaraş’ta meydana gelen sarsıntının ardından genel olarak toplam 101 ülke yardım teklifinde bulunurken, 80’e yakın ülkeden ekipler arama kurtarma olarak sahada görev yaptı. Bu kapsamda, arama kurtarma ve yardım çalışmalarında 7 bine yakın yabancı işçi görev yaparken, sahadaki çalışmalara yardımcı olmak için gelmesi beklenen yabancı işçiler de var.

Arama kurtarma çalışmalarının sona ermesinin ardından hayatta kalanların sağlık ve diğer ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik dış yardımlar devam ediyor.

Depremlerin hemen ardından dördüncü alarm seviyesine geçen Türkiye, yabancı ekiplerin arama kurtarma çalışmaları için en kritik saatlerde gelme taleplerine olumlu yanıt verdi. Bu bağlamda, pek çok yabancı grup için olduğu gibi, Türkiye’nin yakın zamana kadar gergin ilişkiler içinde olduğu Yunanistan veya Ermenistan’dan veya normalleşme adımlarının atıldığı İsrail’den gelen ekiplerin onları enkazdan sağ çıkarma çabaları tepkiyle karşılandı. halk tarafından sempati.


Serhat GüvençFotoğraf: Kadir Has Üniversitesi

Gerginlik siyasetindeki faylar kırıldı mı?

Zaman zaman belli ülkelerle izlediği gerilim politikalarını iç siyasette seçime kadar kullanmayı tercih eden hükümetin, yabancı arama kurtarma ve yardım gruplarına duyduğu sempatinin telaffuzunu nasıl etkileyeceği de tartışma konusu.

Türkiye’nin önceliğinin deprem sonrası mutlaka yaraları sarmak olacağını belirten Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.

“Aynı depremle nasıl ki fay hatlarındaki enerji boşaldıysa, belki de yabancı düşmanlığı olan fay hattında büyük bir enerji boşalması oldu. Kısa vadede buna enerji yüklemek kolay olmayacak gibi görünüyor.”

Bu nedenle Güvenç, “yabancı düşmanlığı” üzerine inşa edilecek bir siyasi duruşun Türkiye’de geçmişe oranla karşılık bulmakta zorlanacağını söylüyor.

Bu arada deprem sonrası yardımda dikkat çeken konulardan biri de İsrail ile başlatılan normalleşme sürecinin somut sonuçlarını göstermesi oldu. İsrail’den büyük bir arama kurtarma ekibi gelirken, bir sahra hastanesi kuruldu ve geçtiğimiz günlerde İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen Türkiye’ye geldi.

Dayanışmaya gelen bakanların arasında aynı zamanda yakın zamana kadar ilişkileri gergin olan Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da yer aldı.


Selim KuneralpFotoğraf: özel

İlişkilerdeki sertlik bir yumuşama israfı mıdır?

1999 Marmara depreminden sonra arama kurtarma ekiplerinin yanı sıra çeşitli ülkelerden gelen yardımlardan Türkiye de etkilenmiş ve gerginliğin yaşandığı Yunanistan ile sıcak ilişkilerin kapısı aralanmıştır.

O dönemde Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, 1999 depreminin etkilerini DW Türkçe’ye şöyle anlatıyor:

“Hatırladığım, Türk-Yunan yakınlaşmasını tetiklediğiydi. Çünkü ülkemizdeki depremin ardından Yunanistan’a da deprem olmuştu ve biz kurtarma timi göndermiştik. Sonra iki ülkenin siyasi iradesiyle yakınlaşma olmuştu. ve bu atmosfer bir süre daha devam etti.”

Kuneralp, Yunanistan’ın bu yakınlaşmanın etkisiyle Türkiye’nin AB adaylık sürecine karşı çıkmadığını da hatırlatıyor.

Yani mesela şimdi bir süreç yaşanabilir mi?

Güvenç, Türkiye’nin yardım çağrısına ilk tepki verenler arasında Türkiye’nin Yunanistan gibi çıkarlarının en sorunlu olduğu komşularının şunları söylediğini söyledi:

“Çok duygusal bir şekilde bu yardımı yaptılar. Batı Avrupalıların daha sakin davrandıklarını görüyoruz ama sonuçta Yunanistan ve Ermenistan bu coğrafyanın insanları. Rekabet ve işbirliğinde duygunun dozu daha yüksek ve bu doz daha çok cezbediyor. Türklere.”

Yunan askerinin depremzede çocuğu kucağına aldığı fotoğrafın internette gündem yarattığını hatırlatan Güvenç, bu fotoğrafın Yunanistan’daki “saldırgan Türkiye” imajını nasıl etkilemiş olabileceğini şöyle yorumluyor:

“Son dönemde ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ söylemi bu imajı canlandırdı. Şimdi Yunanistan’da o imaj yıkıldı. Yani Türkiye’yi kucağınıza alıp korunmaya muhtaç bir çocuk olarak hayal ettiğinizde artık başka bir şeye tekabül ediyor. “

Ancak her iki dış politika uzmanı da Yunanistan ve Marmara depremlerinin ardından gelen uzun vadeli ve kalıcı bahar havasının bu kez o kadar kolay olmayabileceğini düşünüyor.


NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve Dışişleri Bakanı ÇavuşoğluFotoğraf: ADEM ALTAN/AFP via Getty Images

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri

Dış politika gündeminin deprem öncesi en önemli gündem maddelerinden biri olan Türkiye’den beklenen İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay vermesi deprem sonrasında da önemini koruyor. Son olarak dayanışma amacıyla Ankara’ya gelen NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye için “İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini onaylama zamanının geldiğini” söyledi.

Ancak uzmanlara göre Çavuşoğlu’nun “Türkiye’nin bu iki ülkenin üyeliği konusundaki duruşu başından beri belli. Türkiye’nin endişelerinin giderilmesi gerekiyor. Sadece sözde değil pratikte de” Ankara’nın duruşunun değişmediğini gösteriyor. şimdilik

Kuneralp, hükümetin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri konusundaki çizgisini sürdürdüğünü belirterek, yakın gelecekte “akılcılığın geri döneceğini” düşünmediğini söylüyor.


ABD Dışişleri Bakanı Antony BlinkenPhoto: Jacquelyn Martin/AP/dpa/picture Alliance

ABD ve AB ile çıkarlar nasıl etkilenecek?

1999 depreminin ardından dönemin ABD Başkanı Bill Clinton Türkiye’ye geldi ve Kocaeli’deki çadırkenti ziyaret ederken kucağında bebeğin burnunu tuttuğu fotoğraf hatıra oldu.

Şimdi ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken dayanışma amacıyla hafta sonu Türkiye’de olacak.

Güvenç, Batılı ülkelerin arama kurtarma ve yardım göndermekten çekinmediklerini ancak seçim arifesinde “Erdoğan’ın arkasında” şeklinde yorumlanabilecek herhangi bir açıklama ve hamlede bulunmadıklarına dikkat çekti:

“AB de bu konuda dikkatli. Türk halkının yardım ve takviye ihtiyacı kabul ediliyor ve mümkün olduğunca karşılanmaya çalışılıyor, ancak bunun iktidara yön verecek şekilde yorumlanmasına izin vermiyorlar.” ülke kendini güçlendirmek için.”

Türkiye için tarihinin en büyük insani yardım operasyonunu gerçekleştiren AB, Mart ayında bağış konferansı düzenleyeceğini duyurdu.

Güvenç, ABD’nin yardıma uçak gemisi gönderdiği haberinin ardından “işgale mi geliyorlar” komplo teorilerini de hatırlatarak, zihinlerde “korkunç ABD imajı” oluştuğunu, hatta ortalığı karıştırdığını söylüyor. depremi unutun ve ABD’nin bunu düşünmesi gerektiğini. .

Peki Suriye ile ilişkiler?

Sadece Türkiye’yi değil Suriye’yi de sarsan depremlerin bir süredir temkinli davranmaya başlayan Şam yönetimiyle normalleşme adımlarını ve olası bir harekatı nasıl etkileyeceği de merak konusu.

BM’nin son rakamlarına göre depremde muhalefetin kontrolündeki bölgelerde 4.600, hükümetin kontrolündeki bölgelerde ise yaklaşık 1.400 kişi hayatını kaybetti.

Kuneralp, Türkiye’nin bir süre önce gerçekleştirmeyi planladığı Suriye operasyonunu depremlerin getirdiği ekonomik yük ile gerçekleştirmesinin artık daha zor olduğu görüşünde.

Güvenç, böyle bir operasyonun dünya kamuoyunu Türkiye’nin aleyhine çevireceğini de belirterek, “Böyle bir operasyon, depremin yarattığı sorunlarla baş etmeye çalışan bir Türkiye’nin yeterince yalnızlaşmasına neden olur. Kimsenin isteyeceğini sanmıyorum. O da şu anda Türkiye’de.”

evrenhaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu